30 Ocak 2013 Çarşamba

Issız bir adaya düşsem..

Filmlerde, dizilerde, kitaplarda onlarca kez işlendi ıssız adaya düşen insan konusu. O kadar incelendi, ıncığı cıncığı çıkarıldı ki "ıssız adaya düşsen yanına alacağın kişiler" geyiğini yapmayan kalmadı. Konu belli: biri ya da birileri okyanus civarındayken fırtınaya yakalanır hoop ıssız adaya düşer. Bundan sonrası hayatta kalma mücadelesidir. Pek çok da örneği var gözümüzün önünde; bir klasik olan Robinson Crusoe kitabı, Castaway, çocukluğumuzun filmleri Mavi Göl (The Blue Lagoon) ve Mavi Göle Dönüş, tabii ki son yılların en klasiği Lost.

Bu yapıtlara gerçekten şaşırıyorum ben. Şunlardan herhangi birinin kahramanı olsam 2 gün dayanamazdım yahu. Kitapta adam 28 yıl yaşıyor bir adada, birinde 4 yıl, diğerlerinde hayat boyu, dizide ise aylarca, hatta yıllarca yaşıyorlar. Nasıl ya? Tamam gördük dizilerde, filmlerde nasıl yaşadıklarını da tekrar soruyorum, nasıl ya? Kendimi koyuyorum onların yerine, yok olamaz, başaramazdım ben.

Diyelim ki okyanus fırtınasıyla düştük bir tane tropikal adaya. Adamların ilk yaptığı şey "shelter" dedikleri barınak. Mavi Göl'deki yaptıkları barınak ne öyle? Bildiğin balkonlu 3+1 ev yapıyor adam. Yere parke bile döşemiş olabilir, o derece. Yetmiyor çatısını da yapıyor, güçlendiriyor. Bunun için tepelerdeki yaprakları alıyor, şekillendiriyor, bitiştiriyor, bağlıyor. Lost'takiler daha makul barınaklar. Ama onlar da ağaçları, dalları bağlayıp temeli olan barınaklar yapıyorlar resmen. Nasıl ya? Bunun için ip lazım önce. Ağaçlardan doğal ip yapmak lazım. Nasıl bu kadar kolay hallediyorsunuz? Ben hayatta bulamam o ipi. Bulsam bile bütün yaprakları, dalları birbirine kolaycana bağlayıp birleştiremem. Barınağım olmaz, kumda yatarım malak gibi. Ama adamları kesmemiş yaptıkları, Mavi Göl'de salıncak bile yapıyorlar.

Yemek arayışları var bir de. 10 küsür metrelik ağaçlara tırmanıp nasıl tropikal meyve toplayacağım ben? Ya da diğerlerinin yaptığı gibi nasıl balık avlayacağım? Balığın oltaya gelmesi normalde bile zorken, sadece sopayla nasıl yakalayacağım ben onları? İmkansız.1 haftaya açlıktan ölürüm ben. Ya da "aa şu çalıdaki  küçük dutlar ne güzel kokuyor, yiyeyim bari" derim ve zehirlenerek ölürüm. Her türlü ölüyorum yani. Zaten 2. günde ağlamaya başlarım makarnaaa diye.

İşin böcek, eklembacaklı  ve adı sanı duyulmamış sürüngen kısmı var bir de. Okyanustan çıkıp kumsalda kol geziyor bunlar. Lost'ta değinilmemiş bu duruma, ama bence en kötüsü olabilir. Kalp krizi mi geçiririm, kumsalda uyurken sokulup mu ölürüm, bilemiyorum. Filmlerde dost oluyorlar, ellerinde falan gezdirip konuşuyorlar halbuki.

Bir de her ıssız adaya düşenin yerlilerle ve yamyamlarla uğraşması gibi bir durum var. Yerli gene iyi de yamyamlar hala varsa ve ben onlarla karşılaşırsam Mavi Göl'e Dönüş'teki gibi sakin davranamam. "Ateşi söndürelim de burda olduğumuzu anlamasınlar" diyemem. Korkudan ölürüm öncelikle. Zaten yamyam görsem de tanımam, yardım ederler belki diye anlaşmaya çalışırken kendimi kurban edilirken bulurum.

Ateş olayı var bir de. Hadi diyelim balık tuttun, barınağı yaptın. E ateş ne olacak? Nasıl pişireceksin, nasıl ısınacaksın? Adada çakmak taşı deposu yoktur herhalde. 2 sopayı saatlerce birbirine sürterek mi ateş sağlayacağım? Oysa filmlerde ne de kolay ateş yakıyorlar. 2 taş ya da sopa bul hoop 2 dakika sonra yaban domuzu kazıkta döne döne pişiyor. Bir de yer ayarlıyorlar kumsalda, kurtarma ateşi için gerekli bütün yanıcı alet edavat orada. Ha yani 5 km ötede gemiyi gördüğün an o ateşi yakabileceksin, o kadar da iddialısın. Böyle bir durumda ateşi yakamayıp gemiyi de kaçırırım, kurtulma şansımı da.

Issız adadan herkes kaçmaya bakıyor, bunun için ise yapılan şey belli: sal. Sal yapma durumu için söyleyeceklerim barınak yapmayla aynı. Hatta sal çok daha zor, imkansız. Ama şöyle de bir durum var; hadi diyelim yaptın salı. Koca okyanus dalgalarına karşı nasıl sağ dursun o? İlk fırtınada boğularak öleceksin işte, belli bir şey bu. Benim götüm yemez o salla açılmaya. Açlıktan ölmek üzere adaya dönerim tıpış tıpış.

Gördüldüğü üzere her durumda ölüyorum. Issız adada tek başına, umutsuzca yaşamanın pek de manası yok zaten. Ateşi, barınağı, yemeği beceremeyerek en iyisini yapıyorum bence, evet. Fuck you ıssız ada.

1 yorum:

Edebali dedi ki...

Issız adada hayatta kalan insan = insan gibi olmayan insan. adeta bir biyonik adam. başka türlü imkansız.