Arkadaşlarımla paylaşırım ama. Son zamanlarda çoğu arkadaşıma bir şekilde kendimi kapatmış olsam da konuşup içimi dökebildiğim birkaç arkadaşım var hala. Sonuna kadar naz yaptığım, bıkkınlık getirene kadar kendi sorunlarımı anlattığım, usanmadan olayları tekrar tekrar anlatıp ne kadar bok gibi olduğumu sıka bıktıra söylediğim arkadaşlarım. Bu bakımdan da aşırı bencillik yaptığım arkadaşlar. Aslında aileye yapılmalı bu kadar naz sanırım. Onlar bir şekilde çekmek zorunda, ama dünyadaki en büyük soruna sahipmişim gibi insanları kilitlemem ayrı bir boktanlık.
Bu telefonu aldığımda gerçekten iğrenç bir gün yaşıyordum. Hemen bir iki arkadaşımla teselli bulmaya çalıştım, özellikle biri bu sırada uzakta olmasına rağmen çırpındı durdu. Ertesi gün bu arkadaşımdan haber geldi. Kötü bir haber almıştı. Gerçek bir kötü haber. Benimkiler gibi nazlanma kötü haberi falan değil. Ama o kız gitti o haliyle yine bana moral vermeye uğraştı, yine beni iyi etmeye çalıştı. İçten içe kan ağlarken beni güldürmeye çalıştı. İçip dertleşirken benim ağlamalarımı o çekti, moralimi düzeltmeye çalıştı.
Evet boktan bir insanım falan da demeye çalıştığım o değil. Fedakar arkadaşlarla, duyarlı dostlarla her şey bir şekilde atlatılıyor. Kaybedilen güvenler, tükenmiş umutlar insanın hayatına yeniden dahil oluyor. Bazen bir bira eşliğinde konuşmadan oturmak ya da sessizce birlikte müzik dinlemek bile yetiyor hayata karşı duruşumuzu yeniden kazanmaya.
Arkadaşlar olmalı ya. Hatta arkadaşlar olacak: