Gün geldi çattı, ne arayan var ne soran, ama ben hala sevgi kelebeğiyim. "Birazdan arayacaklar ve çok iyi bir işim olacak, hayat ne kadar da güzel, kediler ne kadar da şeker ^_^" modundayım. Taa ki başka birisinden bütün tekliflerin yapıldığını, sözleşmeye çağırmaların başladığını öğrenene kadar. O pembe bulutun tepesinden yere bir çakılışım var ki...
Ben ne yapacağımı şaşırdım tabi, arayıp küfretsem olmaz, ayıp (gerçi ayıp değil de kendime yakıştıramadım işte), çok istediğim diğer işi gözden çıkarmışım bunlar işe alınacaksınız dedi diye. Mal gibi kaldım ortada. 1 yıllık stresimin ve tükenmiş sinirlerimin üzerine, sadece 10 gün sonra olan gözden çıkardığım işin sınavına çalışma zorunluluğum tuz biber oldu. Yıkılan hayallerimle beraber bunalıma girdim. 1 hafta boyunca kimseyle konuşmadım doğru düzgün, evde dışarı adımımı atmadım, nutella yiyip ağladım bol bol, benle konuşmaya kalkanların ağzına sıçma eğiliminde bulundum, en yakın arkadaşlarımı bile sallamadım. Beni neşelendirmek için her şeyi söylediler, şebeklikler yaptılar, ben ne istiyorsam onu gerçekleştirdiler, ama hiçbiri iyi etmedi beni.
Çok da yakın olmadığım biri var hayatımda. Sevimli bir arkadaşım. Havadan sudan muhabbet etmeye başladık. Sana bir şey söyleyeceğim dedi birden. Söyle tabi dedim. Özel biri olduğunu unutma lütfen dedi. Nereden çıktığını anlamadığım bu lafa çok şaşırdım. Uzun uzadıya muhabbet edip sıkıntılarımı sonuna kadar paylaştığım biri de olmadığı için iyice şaşırdım. "Ve çok ciddiyim. Ben insanları umursamam ve acımam. Sadece özel olanları hayatımda tutmaya çalışırım. Bu konuda iğrenç bir bencilliğe sahibim ve sen o özel insanlardansın." diyerek iyi geceler diledi. Ben öylecene kalakaldım.
Hiçbir şey beni iyi etmedi de, hayatımda uzun zamandır duyduğum en güzel sözler olan şu cümleler beni iyi etti. Umutla doldum, kediler çok sevimli moduma geri döndüm.
O anda arkadan Gary Moore çalmaya başladığından da olabilir, bilemedim şimdi :p :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder