28 Ocak 2010 Perşembe

Mim'den gelen 7 tuhaflık

İlk mimimi aldım Sweetie Leaf'ten. 7 tuhaf özelliğimi yazmam gerekiyormuş. Eh, ben de tuhaf bir insan olduğumdan çok zor olmasa gerek diyeceğim de insanın kendisi hakkında bir şeyler yazması zor sanırım. Ya allah başlayayım madem.

1-Çok üşengeç bir insanım. Ama öyle böyle değil. Ablam yıllardır bir gün tuvalete gitmeye üşenmekten patlayacağımı söyler. Ameliyatımdan sondayla uyandığımda çok mutlu olmuştum, nereye takıldığını saymazsak tabi.

2-Küçüklüğümden beri saçma sapan hayallerim vardır. Küçükken en çok istediğim şey sakat kalıp tekerlekli sandalyeyle yaşamaktı. Bunun çok eğlenceli olacağını düşünürdüm. Bir de depremde evimizin yıkılmasıyla çadırda yaşama hayalim vardı ki o konuya hiç girmeyeyim bile.

3-Aşırı yemek seçen bir insanım. Bir yemeğin içinde pişmiş soğan, maydonoz, biber, havuç ve kabuklu domates varsa asla yemem. Iyy bir tuhaf oldum hatta. Bunun yanında yumurta, peynir, kabuklu patlıcan, enginar, fasulye ve fasulyemsiler, kereviz, pırasa, özellikle otlu börekler, yoğurtlu çorbalar, kek, pasta, kurabiye, börek vs. vs. ve bunlar gibi aklıma gelmeyen bir sürü şeyi yemem, sevmem. E bunların dışında ne kaldı zaten diyeceksiniz, bok kaldı bir. Onunla idare ediyorum ben de.

4-Aşırı duygusal bir insanım. Böyle iğrenç salya sümük kızlar vardır ya, heh işte ben onlardanım. Dışardan ne kadar sert, takmayan, eğlenceli, neşeli görünsem de müthiş bir melankoli barındırıyorum içimde. "Acaba?" diye olmayan şeylere günlerce ağlamışlığım, "hissediyorum aq hissediyorum kesin öyle olacak" diye üzüntüden kalp sıkışması itibariyle kalp krizi geçirdiğimi sanmışlığım, sokakta gördüğüm köpeğe bakıp "yazık yaa bunun da bir annesi var, baksana şimdi çocuğu sokaklarda aç aç dolaşıyor. Görse nasıl da üzülür. Yazık ikisine de yaa" diye ağlamaya başlamışlığım vardır.

5-Dünyanın öteki ucuna gitmeye üşenmeyen ben, Bornova'dan Buca'ya gitmeye aşırı üşeniyorum.

6-Bazı konularda fazla açık sözlüyümdür. Ailenin erkek çocuğu gibiyim böyle. Utanmam, sıkılmam, vurulma korkum yoktur. "Oğlun olsaydı bunlara müsade edecektin kesin alla alla. Banane ohh bana da aynı muameleyi göstereceksin beni hiiiçç ilgilendirmez" modundayımdır.

7-Kendi kendime konuşmayı çok seviyorum. Hatta başkalarıyla konuşmaktan daha çok hoşuma gidiyor. Rahatlıyorum, olaylara farklı bir yönden bakmaya başlıyorum birine içimi dökmüşüm gibi. Olayın ilk heyecanıyla kendime durumu başkasına anlatıyormuş gibi anlattıktan sonra daha sağlıklı düşünebiliyorum.

Zormuş lan hakkaten kendinle ilgili bir şey yazmak. Bildiğin zorlandım. Ben de bu yazımda CinnamonCherry'i mimliyorum. Kolay gelsin şekerim :)

17 Ocak 2010 Pazar

Eric Cartman sevgisi


Gelmiş geçmiş en pislik baş kahraman Eric Cartman olsa gerek. Henüz 9 yaşında, en büyük kahramanı Hitler ve en sevdiği şey insanlarla dalga geçmek. Pisliğin önde gideni yani. Herkes ondan nefret ediyor.

Böylesi bir çocuk karakter hiç görülmemişti televizyon ekranında. Yolda soyulmuş ve dövülmüş birini görünce kalan parasını alıp bir tane de tekme savuran bir çocuk, bulduğu Leprikon'a elindeki bıçağı göstererek "altınları vermezsen yavaş ve acılı bir ölüm olacak" diyen bir çocuk. Çocuk mizacının tam tersi yaratılmış bir çocuk karakter Eric. Çok ütopik, ama bir o kadar da gerçekçi öğeleri içinde barındıran bir karakter kendisi. Leprikon'a bunu diyen biri ama aynı zamanda clyde frog'uyla oynayan, diş perisine inanan bir çocuk. İşte bu öğeler, Cartman'ı çocuk yapan öğeler, işte bu öğeler Cartman'ı sevmemi sağlayan öğeler. Ne kadar acımasız, pislik, çıkarcı olsa da onun hala bir çocuk olduğunu inceden inceden görebiliyoruz. Her şeyle bu kadar dalga geçen, her şeyden bu kadar nefret eden birinin en sevdiği şeyin clyde frog oyuncağı olması çok düşündürücü ve gerçekçi bir öğe.

Ne kadar pislik olursa olsun Cartman'ı çok seviyorum. Ama sadece komik olduğu için değil. Bu kadar aykırı bir kişiliğin zaten komik olması kaçınılmaz. Ben onu bu kadar aykırı olmasına rağmen gerçekçi olduğu için seviyorum.

Evdeki sidik vakası

Birkaç ay önce evimizde bir sidik vakası yaşandı ve hala çözüme ulaşamadı. Kimse nedir nasıldır bilmiyor, ama ortada değiştirilemez bir gerçek var: biri ya da bir şey dolabın içine işemiş..

Akşam annemin sesiyle yerimden zıpladım. Babama sesleniyordu. Babam odaya gitti ve içerden kesik kesik konuşmalarını duydum. "Aaa nasıl olmuş, e kim nası girecek ki buraya? Aybükeeeee gel bii!." Söylene söylene gittim annemlerin odasına. Annem emin olmak için bezi kokluyordu: ve evet.. O şey sidikti.

Dolabın içine baktım ve sanki bile bile kıyafetlerden uzak bir şekilde duran, yayılmış sidik tabakasını gördüm. Derinlemesine olarak dolabın 50 cm kadar içerisinden başlayıp dibine kadar devam ediyordu. İşin ilginci dolabın giriş kısmında en ufak bir iz, leke bile yoktu. Sanki birisi içeri uzanarak diplere doğru sidik dolu kabı boşaltmış ve olay yerinden uzaklaşmış. Nasıl olabileceğine dair teorilere başladık öncelikle. Dolabın kapakları tam açılmıyordu yataktan dolayı ve dolabın içine bile girmek bu kadar imkansızken, imkansızı başarıp üstüne bir de işemek olasılık dahilinde bile değildi. Bir erkek de yapmış olamazdı çünkü giriş kısmı gayet temizdi. Kedi köpek gibi bir hayvanın eve girmiş olma olasılığını düşündük ama bu da imkansızdı, çünkü 2 gündür evden dışarı adımımı atmamıştım vize çalışmalarından dolayı. Zaten köpeğin öyle bir performans gösterebilmesi için bir hafta boyunca devamlı su içip hiç işemememiş olması lazımdı.

Söylendi, konuşuldu ve paranormal olarak dolaba işendiği düşünülmeye başlandı. Ve evet sonuca vardık sonunda dile getirmesek de. Herkes bir anda bıraktı kafa yormayı, bu konudan konuşmayı.

Bizim dolaba evdeki cinler işedi.

10 Ocak 2010 Pazar

The Oatmeal

Şu sıralar theoatmeal'a sardım. Kendisi, süper komik karikatürlere, testlere ve yazılara yer veren bir internet sitesi. Tamamen absürdlükler üzerine kurulu bütün içeriği. Finaller zamanında bayağı iyi geldi. Adım adım verilmiş karikatürlerine özellikle bayıldım. 3 gündür "yunusların ağzına bi tane patlatmak için 5 iyi neden" karikatürüne gülüyorum. Harbiden gülüyorum ama. Kahkaha falan atıyorum. Sitedeki testleri yapıyorum devamlı. Test dediysem öyle salak "Okulunda popüler misin? Yoksa en yakın arkadaşın sana aşık mı?" testleri değil. Son derece özgün, yararlı ve kahkaha garantili "Bir velokraptorla ranzaya zincirlensen ne kadar süre hayatta kalabilirsin? Koca ayak seni s.kse ne kadar dayanabilirsin? Yoksa kedin seni öldürmeye mi çalışıyor?" testleri. Yazılar olsun, karikatürler olsun, testler olsun, hepsi çok özgün. "Domuzların bizden daha muhteşem olduklarını gösteren 5 neden"deki domuzun yüz ifadesindeki gibi oluyorum ben de okudukça. Yaratıcılarına maşallah diyorum buradan.

Maşallah canlarım.

6 Ocak 2010 Çarşamba

Dude wait wait.. This is gay


BACK IN THE PILE! BACK IN THE PILE EVERYBODY!